Alayına Trivela!

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde 3 tas has hoşaf üretimi 3 kafadar varmış.
Bu kafadarlar, birbirinden uzak, birbirinden habersiz ama aynı amaç uğruna koşan adamlarmış.
Birbirleri ile çok da samimi olmayan bu 3 kafadar, alabildiğince yeşil ve bir o kadar da büyük bir arazide, 3 farklı koldan çayırda koyun güderken tesadüfen buluşmuşlar. Kısa bir şaşkınlık yaşadıktan sonra, “Biz nereye kadar çoban olacağız, hadi gazeteci olalım” diyivermişler!

İşte ne olduysa ondan sonra olmuş..

İlk başlarda birlikte hareket etmeliyiz diyerek yola çıkan bu dostlar, henüz yolun başında farklı yollara sapmışlar. Bir tanesi zamanın TFF başkanı henüz kulüp başkanıyken, Nevzat Demir de barbekü partilerine katılır, camiadaki EFENDİ ağabeylere başkanı kötüler, başkan ile yüz yüze geldiğinde el pençe dururmuş. Zaman zaman olayı abartır, Ritz Carlton Otelde'ki aktivitelerini kulübe ödetirmiş. Ne zaman ki kulüp içinde göze batar, o zaman hemen karalama kampanyasına başlarmış. Gel zaman, git zaman o radyo senin, bu gazete benim derken, es kaza televizyonda buluvermiş kendisini.. Ama dönemin kadrosu, yönetimi ve teknik heyeti, kendi çıkarlarına pek uymamış. Arkadan konuşup, yüze gülemiyor, otellerdeki faaliyetlerinin faturalarını kulübe ödetiyorlarmış.. Düşünmüş, taşınmış ve karar vermiş. Kulüpte görev aldığı dönemlerde oyuncu kadrosunda ki köstebek futbolcu dostu ile yaptığı ikili sohbetler gelmiş aklına. Bir anda o ilginç çıkışı yapmış! “Takım içinde gruplaşmalar var!” İşin ilginç yanı, her zaman ki gibi yine baltayı taşa vurmuş. Gruplaşmayı başlatan oyuncuyu, alt yapı ürünü, adamlığına zerre laf edilmeyecek Necip üzerinden telaffuz etmiş.

Arkadaşının bu performansını gören diğer çoban dostumuz, beni neyim eksik diyerek almış sazı eline. Önce her dönemin adamı olmaya karar vermiş. “Mühür kimde ise, Süleyman odur” mottası ile yola çıkan bu kısa boylu, göbekli, güleç insan, spor medyası pastasının en büyük pay sahibi olan kulüp olan Fenerbahçe’ye üye kongre üyesi olarak işe başlamış. Daha sonra yine statükocu tavrından ödün vermemiş, yine dönemin federasyon başkanının, kulüp başkanı olduğu dönemlerde şahane işlere imza atmış. Başkanın kadrolu kalemi olmuş, gitmesini istenen oyuncuları fütursuzca eleştirir, gönderilmesi istenen ama dönemin şartlarında kimsenin göndermeye maçası yemeyen teknik adamları yerden yere vurup, yıldırma işlerini üstlenmiş. Yıllar geçmiş, bu güleç, göbekli ama bir o kadar da sempatik olan adam henüz kendisini bir kalıba, şekle oturtamamış. Hala güce tapan yapısı ve statükocu hamleleri ile spor piyasasında adından söz ettirmeye devam ediyor. Başkanların etrafında pervane oluyor, kim isterse onun kayığında gezintiye çıkıyor.

Diğer 2 arkadaşı işinde bu kadar başarılıyken, bizimkisi durur mu? Onlardan daha başarılı olmalı, daha üst perdeden piyasaya giriş yapmalıydı. Okul sıralarında, en büyük görevi üst sınıflarda ki ağabeylerine bakkaldan bira almak olan bu kısa boylu, tıknaz garip sesli adam, basına istediği gibi bir giriş yapamamış, kendisine ekonomi yorumlatan bir gazetede kendi halinde para, pul yorumluyormuş. 3 kafadarın sonuncusu olan bu garip sesli adamda ki cevher kısa sürede keşfedilmiş. Araya giren hatırlı ağabeyler, bir anda kendisini bir spor gazetesinin tepesine oturtuvermiş. Gelinen noktada, özgüveni tavan yapan kafadarların sonuncusu, bugünlerde efendiliği ile herkesin takdirini toplayan Milli takımın forvetinin karakterine laf söyler olmuş. 

Bu üç kafadar kim mi? Boşverin... 
Dedim ya... Alayına Trivela!

Saygı ve Sevgilerimle
Şafak MALATYA

Kişisel verileriniz Şirketimiz tarafından farklı kanallar veya ilgili mevzuat kapsamında kamu veri tabanları üzerinden ve farklı hukuki sebeplere dayanarak; sunduğumuz ürün ile hizmetleri sağlamak, geliştirmek ve ticari faaliyetlerimizi yürütmek amacıyla toplanmaktadır.

KABUL EDİYORUM ÇEREZ POLİTİKASI