Maç öncesi esame listeleri açıklandığında, önce yukarıdan aşağıya baktım. Ardından sola çevirdim, devamında tam tersine.. Hani derler ya, “Doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor” öyle bir durumda kalakaldım.. 

Sahaya çıkan ilk 11’i Şenol hoca; “Şampiyon takımı bozmak istemedim, onlara saygı duymak lazım” diye nitelendirse de, ben biraz farklı yorumladım. Şenol hoca yönetime bir mesaj veriyor herhalde. Bence bu 11’in meali; Acilen bana bir stoper ve Gomez’i getirin, aksi halde çocuğunuz böyle doğar! Demenin sahaya yasımız şekliydi.

İlk 11 ile alakalı bu kadar umutsuz düşündük ama maç başladıktan sonra anlaşıldı ki, neredeyse 3 te 2 si eksik ve yeni transferlerinden mahrum olan bir Beşiktaş, henüz 2 gün önce transferini tamamladığı oyuncuları ile ideal 11’ine daha yakın olan Galatasaray’dan daha diri ve seri bir görüntü ortaya koydu. Bu, kimisine göre umut olsa da, aklı başında düşünüldüğünde, bu takımın Gomez ve iyi bir stoper ile yeniden lig de şampiyonluğun en büyük favorisi olacağı aşikâr. 

Peki neden 1 hücum oyuncusu ya da stoper değil de, Gomez ve 1 stoper lazım? Çünkü Beşiktaş'ın yeni bir hücum oyuncusu ile bir alışma süreci ve maceraya vakti kalmamıştır. Nedeni, ya da usulüne bakılmaksızın, acilen mevcut kaprislerden kurulup, tüm mesai Gomez’in geri getirilmesine harcanmalıdır. Adı geçen diğer futbolcular kötü müdür? Hayır. Ancak hücum oyuncusu ile golcü çok farklıdır. Gomez golcü dür.

Bir de ufak not. Tolga çok efendi çocuk, 3 sene daha bizimle kalmalı. Da! Kızımıza damat değil, kalemize kaleci arıyoruz be başkan..!

Saygı ve Sevgilerimle.

Şafak MALATYA