Mesele Seyfi Karaca olmak

Kartalhaber Genel Yayın Yönetmeni Erce Kaftan, önceiki gün hayatını kaybeden Seyfi Karaca'yı yazdı...

Serdar Bilgili 2000 yılındaki Beşiktaş kongresini kazandığında çok büyük sürpriz gerçekleşmişti. 

Ben o yönetim kurulunun halen görevde olduğunu düşünenlerdenim. Zaten Yıldırım Demirören ve Fikret Orman da o yönetimde yer alan isimlerdi ve Bilgili'den sonra başkanlık koltuğuna oturdular. 

Bilgili'nin ilk yönetiminde çok güzel bir insan vardı. Adı; Seyfi Karaca idi. O dönemde Kanal D çalışıyordum ve yeni yönetide birkaç isim dışında kimseyi tanımıyordum. Müdürüm İlker Yasin, yönetimde Seyfi Karaca'nın iyi arkadaşıydı. Doğrusu, kongre sonrası çekine çekine Seyfi Karaca ile tanıştığımda mükemmel bir insanla tanışacağım aklıma gelmemişti. Belli işindeki başarıyı tırnaklarını kazıyarak elde etmişti. Geliri ve statüsü çok iyi olmasına rağmen mütevaziydi. Birçok açılışa ve etkinliğe eşiyle gelirdi. Çok güzel bir aile babasıydı. Ve camiada kim başı sıkışsa onun yanında Seyfi Ağabey'i görüyordum.

Seyfi Karaca, Beşiktaş'a hizmet ederken reklam peşinde koşanlardan değildi. Beşiktaş için gecesini gündüzüne katmıştı. Proje adamıydı. Futbolda öz kaynağa inananlardandı. O dönemde Anadolu'da geleceği parlak birçok yetenekli genci Beşiktaş'a getirmişti. O görevinden ayrıldıktan sonra onun yaptığı projeler ve getirdiği gençlere kimse sahip çıkmadı. Bilgili 2004 yılında görevi bırakmadan önce, ''Bu altyapıya çok para harcıyoruz, kapatabiliriz'' bile demişti. 

Bilgili yönetimi ilk transfer döneminde golcü ararken Seyfi Karaca, toplantıda söz alıp, ''Pascal Nouma'yı transfer edebiliriz'' demişti. Bilgili'nin ''Nereden çıktı bu isim?'' sorusuna Karaca, ''13 yaşındaki oğlum Oğlum Gökhan Avrupa futboluyla çok yakından ilgileniyor. Geçenlerde futbol menajer oyununda ilgisini çekmiş. Araştırdı, Fransa'dan ayrılmak istiyor. Nouma'nın tribünleri ayağa kaldıracak bir futbolcu olduğunu söylüyor. Gökhan bu sabah evden çıkmadan önce benden sizlere onu önermemi istedi. O kolay kolay yanılmaz, bence araştıralım iyi bir transfer olabilir'' yanıtını vermişti. Beşiktaş, Seyfi ve Gökhan Karaca sayesinde muhteşem bir transfere imza atmıştı.  

Seyfi Karaca ile dertleşir, sohbetler ederdik. Sadece futbol değil, genel kültürü üst düzeyde bir insandı. Olaylara ve insanlara yaklaşımı örnek alınacak bir cinstendi. 

Zaman zaman birlikte yemek yerdik. Orada herkesi dikkatli dinlerdi ve kulüp medya ilişkilerinde iyi bir iletişim köprüsünün kurulmasına ön ayak olurdu. Bir akşam Kumkapı'da vereceği bir yemeğe  İzmir'den bir arkadaşımın geleceğini belirterek katılamayacağımı söylediğimde, ''Arkadaşını al gel'' demişti. O akşam İzmirli dostum Murat Ersel'le birlikte yemeğe katıldık. Arkadaşım hiç kimseyi tanımadığı için masanın diğer oturması olağan bir durumken , o yanındaki yeri ona ayırdığını belirterek dostuma inanılmaz bir konuk severlik göstermişti. O akşam ve defalarca görüştüğümüz günlerde çok sıcak sohbetler yapmıştık. 

Onun gibi kaliteli kulüp yöneticilerini artık sahalarımızda göremiyoruz.  

Bilgili'nin yanında olanlar önce Demirören'ci ardından Fikret Orman'cı oldular. Yarın gemi nereye yanaşacak ve onlar nereye sürüklenecek bilemiyoruz. 

Seyfi Ağabey, kimsenin adamı değildi. Süleyman Seba'nın dediği gibi, "Beşiktaş'a hizmet etmek istiyorsanız kimsenin adamı olmayın" kalitesindeydi. 

Seyfi Karaca gibi insanı kaybettiğimiz için tabii ki çok üzgünüm ama aslında onu tanımak benim için büyük şanstı. 

Öldüğünde çok üzüldüm ama sonra sonra içime çok garip bir huzur çöktü.  Şunu hissettim, onun gideceği cennetin en güzel yerlerinden biridir.

Ailesine sabırlar dilerim. Ama dedim ya; onu tanımak çok güzeldi, onun gibi birisinin aile ferti olmak da bir ayrıcalıktır. 

Her neyse Süleyman Seba'nın sözüyle bitireyim, ''İyi bir Beşiktaşlı olmak istiyorsanız önce iyi bir insan olun!''

Mesele, iyi bir insan olmak, mesela Seyfi Karaca olmak! 

ERCE KAFTAN 

EN ÇOK İZLENEN VİDEOLAR
youtube kanalımıza abone olun