O kadar ileri gittik ki!

A Milli Futbol Takımı, Dünya Kupası Elemeleri E Grubu üçüncü maç haftasında Bulgaristan'ı deplasmanda 6-1 mağlup etti. Orhan Can, karşılaşmayı Cumhuriyet Gazetesi'ne değerlendirdi.

Gazeteci Orhan Can yazdı: ’O kadar ileri gittik ki artık geri dönemeyiz…’

Ben aslında size Adanalı Montella’yı anlatacaktım.

Konumuz İleri Gitme…

“İleri gitmenin” 2 türlü yorumu vardır!

1’cisi, İyi insanların birinci seçeneğidir “İleri gitmek”!

Başarı yolunda çok engelleri aşanlar için söylenecek de mükemmel cümledir bu! İyi insanların başarı için “daha ileri, daha ileri” gitmeleri gerekirdi.


Çünkü, “Başarıdan” başka bir seçenek yoktur onlar için…

Geriye dönüş “çöküş” getirir…

Başarına yeni bir başarı katacaksan, daha ileri gideceksin!

Bu, doğanın şaşmaz kanunuydu.

Türk Milli Takımı için de başka seçenek yoktu…

Daha ileri gitmek için biraz daha ileriye gitmek gerekiyordu…

İlk on dakikada oynanan “iyi” oyun da golü getirdi…

Ancak arkasından Bulgarlar, 

Milli Takımımızın şansızlığından şans çıkarttı. 

“ileri gidemeden” devre 1-1 bitti…

İleri Gitmek, aslında ne sihirli cümledir!

Hazır devre arası olmuşken ben size “İleri gitmenin” 2. yorumundan bahsedeyim. 

Bir de kötü insanların ileri gitmesi vardır. 

İleri gittikçe ileri giderler…

İlerledikçe artık geriye dönüş imkansızdır. Daha ileriye gitmeleri gerekir.

Her türlü kanunsuzluğa girerler. Yaptıkça daha da suça batarlar! 

İşte, bunlarda da geriye dönüş yoktur. 

Geri dönüş yapsalar başlarına geleceğini bilirler.. Garsonun “Bir hesap pusulası” vardır. Bu yüzden duramazlar tek çıkışları daha da ileri gitmektir!

Unutmayın ki,

“Bir defa sınırı aşan için artık sınır yoktur.” (x)

İşte bütün bunlar, “İleri Gitmenin” 2 türlü etkisidir!    

Bu arada Bizim Çocuklar 3-1 öne geçti…

İleri gitmeyi anlatırken İleri gidiyoruz 4. golü attı Bizim Gençlerimiz!

Bu arada çim saha kayak pisti gibi.  Yanlış krampon mu giydirdiler çocuklara diye düşünürken “ileri gideceksen böyle gideceksin” diyorum.


İleri gitmekten bahsettim de, çok ileri gidilen bazı kötü günler geldi aklıma!

Mesela,

12 Eylüllü yıllar zor yıllardı.

E malum askeri rejim vardı. 

Adına ister diktatörlük, ister faşist rejim deyin. 

O zor yıllarda solcu gençlere, 

“içeriden” çıkan insanlara selam vermekten korkulurdu.

Bazıları bu gençleri uzaktan gördü mü yolunu değiştirirdi.

E malum her taraf “muhbir vatandaş” ile doluydu…

Eskiden yere göğe koyamayanlar seni gördü mü çil yavrusu gibi dağılırlardı.

İnsanların beyninin korku odasında “Yusuf yusuf” şarkısı eşliğinde  “Eyvah geliyor alarmı” çalar göz temasına girmemek için bin bir takla atılırdı.

Kimi vitrine bakar gibi yapar, 

kimi binaların dış cephesini seyretmeye koyulur,

kimi üstünü başını düzeltir gibi yapıp yerde bir şeyler arardı. 

Sanki yere hazine düşürmüş de onu arıyor. Canım benim!

Ancak, uzaktan fark ettiler mi sıvışma durumu pek modaydı o günlerde! 


Maazallah bir isimsiz ihbar hayatını zindana çevirebilirdi.

Hele o zamanlar bilgisayar, kamera memara yok yahu..

Saman kağıdına ‘yaz evladım tık tık’ yallah kodese yılları…

O yüzden vatandaşlar temkinli ve dikkatliydi…

Efsunluydular;

çünkü 71 muhtırasını, 60 ihtilalini ve Adnan Menderesli yıllarıyaşamışlardı… On numara tecrübeliydiler yani…

Tecrübesiz olanlar ise ülkelerini karşılıksız seven romantik devrimci gençlerdi…

Yıllar, yılları kovaladı.

İleri gidildikçe ileri gidildi!

Şimdi “Demokrasi var”… E “özgürlük de var”! 

Yersen, pilav üstü kuru fasulye de var!

Bu yıllarda da gazetecilere selam vermekten korkuyorlar...

Yandaş gazeteci olmak kolay tabii... 

Hem paralar akıyor hem korku yok...


Gerçeği peşinde koşanlar 12 Eylül’ün solcu ve sağcı gençleri gibi...


Sakıncalı...

Efsane gazeteci Uğur Mumcu Sakıncalı Piyadeydi misal...

21. Yüzyılın ilk çeyreğinde gerçek gazetecilerin hepsi birer Sakıncalı Piyade…

90’lı yıllarda bankacılara kız vermiyorlardı.

Çünkü bankacılara istirahat etmek için tercihen hapis eviriliyordu.

Bu da onların zor yıllarıydı… 

O yıllarda da “Demokrasi” vardı…

Şimdi de demokrasi var…

Ancak bu defa da gazetecilerle belediyecilere kız vermek zor… 

Ne iş yapıyorsun “Gazeteciyim”, “Belediyede çalışıyorum” demeyin sakın ha!

“De git oğlum sana kız mı verilir” der vallahi!


Ne yazsan diyen düşünme adamım,

ver gitsin bezelyeli pilav tarifini…

Evet, o kadar ileri gidildi ki artık geri dönemeyiz!


Yav, ne ara 6-1 oldu maç…


Neyse anam babam neyse,

OC bu gece de kaçar…

En Kalbi Muhabbetlerimle…

Ben CAN; Orhan Can…

EN ÇOK İZLENEN VİDEOLAR
youtube kanalımıza abone olun





Kişisel verileriniz Şirketimiz tarafından farklı kanallar veya ilgili mevzuat kapsamında kamu veri tabanları üzerinden ve farklı hukuki sebeplere dayanarak; sunduğumuz ürün ile hizmetleri sağlamak, geliştirmek ve ticari faaliyetlerimizi yürütmek amacıyla toplanmaktadır.

KABUL EDİYORUM ÇEREZ POLİTİKASI